slider top

Röportaj: Cocugunuzun hangi kusurunu degistirmek isterdiniz?


Armut Dibine Dusmeyince (Far from the Tree), by Andrew Solomon; translated by Nurettin Elhuseyni. Istanbul: Yapi Kredi Yayinlari, 2016.

Armut Dibine Dusmeyince (Far from the Tree), by Andrew Solomon; translated by Nurettin Elhuseyni. Istanbul: Yapi Kredi Yayinlari, 2016.

Yazarı: Gülenay Börekçi

Andrew Solomon, ağırlıklı olarak siyaset üzerine yazan bir psikolog. Önceki yıllarda dünyanın depresyon atlasını çıkararak büyük bir iş yapmıştı. Şimdi Armut Dibine Düşmeyince adlı hacimli eseri duruyor önümde. Daha ilk sayfalardan âşık olduğum bu kitabı anlatacak söz bulamıyorum. Aldığı sayısız önemli ödül bir yana, Time’ın “En iyi 100 kitap” listesine şimdiden girmesi de gösteriyor ki yalnız değilim. Anlayacağınız, Solomon’a soracağım sorular vardı, sordum…

GB: “Sevgi aile kurmaya yetmez” diyorsunuz…

AS: Sevgi ailelerin çok ihtiyaç duyduğu şey ama yeterli değil. Bir ailenin temelinde, karşılıklı özen ve yardımlaşma olmalı. Aile kurmak kolay değildir; çok çalışmayı, çocuklarınızın ihtiyaçlarını karşılamayı, onlara şefkatli davranmayı, kimliklerine saygılı olmayı, özgüvenlerini inşa etmelerine yardım etmeyi gerektirir. Çocuklarınızı eğitirken, onlara hayatlarının sonraki dönemlerinde ayakta durabilmeleri adına fırsatlar sunmalısınız. Evet, sevgi sadece iyi bir başlangıç olabilir…

Kitabınız için sıra dışı çocukları olan 300’den fazla aileye gitmişsiniz…. Ne öğrendiniz bu insanlardan?

AS: Her şeyden önce, hayatta esnek olmak gerektiğini öğrendim. Sıra dışı çocukları olması bazı ailelerin dağılmasına sebep olurken bazılarında ebeveynleri birbirlerine daha da sıkı bağlamıştı. Onları bir araya getiren şeyin ne olduğunu görmek istedim. Zor deneyimleri kolaylaştırmanın, onların altında ezilmemenin en iyi yolu, yaşadıklarınızda anlam aramak, bulmak… Bu kitabı yazarken, çocuklarımızı oldukları gibi kabul etmemiz ve gelişim süreçlerinde yanlarında olmamız gerektiğini daha iyi anladım. Alışılagelmiş klişe mutluluk tarifi, kesinlikle tek mutluluk tarifi değil. Farklı olanı tedavi edip normalleştirmeye çalışmak ya da görmezlikten gelerek dışlamak yerine, insan çeşitliliğinin güzelliğini, kıymetini fark etmek zorundayız.

(Röportajın geri kalanını okumak için, lütfen ziyaret edin Habertürk.)